içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Sayın Abdullah Gül’e açık çağrımdır:
Artık perde arkasından yönlendirme dönemini geride bırakın. “Kardeşim” dediğiniz insanlara pusu kurmayı bırakın. Siyaset gizli odalarda değil, milletin önünde yapılır. Delikanlı gibi çıkın meydana, yanınıza Bülent Bey’i ve diğer arkadaşlarınızı da alın. Halkın karşısına geçin, düşüncenizi açık açık söyleyin.
 
Eğer Sayın Erdoğan’a karşı siyasi bir düello istiyorsanız, bunu açıkça yapın. Pusu kurarak, arka kapı diplomasisiyle, medya manipülasyonlarıyla değil. Milletin vicdanı artık perde arkası oyunları değil, mertçe mücadeleyi görmek istiyor.
 
Finansal Darbenin Arkasında Kimler Var?
 
Ekrem İmamoğlu isminin geçtiği ve çıkar amaçlı bir suç örgütüne dair bilgilerle birlikte kamuoyuna sızdırılan itiraflar, belgeler, kuvvetli şüpheler; bize yalnızca bir kişiyi değil, bir zihniyeti gösteriyor. Bu ekip, 15 Temmuz öncesinde FETÖ’ye tek kelime etmemişti. Bugün de Türkiye’yi içeriden kuşatmanın peşindeler.
 
Sayın Erdoğan’ı yalnızlaştırarak AK Parti’yi CHP ile koalisyona mecbur bırakmak isteyen, içerideki sızıntı unsurları organize eden ekip işte bu ekip.
 
O halde soralım: 15 Temmuz’un arkasındaki sinsi yapı hâlâ etkin mi? Ve bu yapı, “muhafazakârlık” kılıfı altında kendini yeniden üretmeye mi çalışıyor?
 
Yerli Duruşun Tasfiyesi mi?
 
Türkiye’de bir süredir “Siyasal İslamcılık” ya da “Siyasal Muhafazakârlık” adı altında;
Yerlilik,
Vatanseverlik,
Bağımsızlık,
Devletin bekası,
Ve Anadolu irfanı
 
gibi kadim değerler sistematik biçimde tasfiye ediliyor.
 
Kutsal “ümmet” kavramı ve saygın “dindarlık” anlayışı, emperyalizme hizmet eden bir programın arkasına gizleniyor. Bu zihniyet, hem dini hem milli değerlerimizi kullanarak bu milleti teslim almaya çalışıyor.
 
Salyangozu Müslüman mahallesinde satıyorlar; sonra da bu salyangozluğu kutsuyorlar.
 
Bu zihniyetle yüzleşmeden ne özgürlük kazanılır, ne bağımsızlık korunur.
 
Milletin ve Devletin Bekası Söz Konusu
 
Bugün yaşadığımız sorun yalnızca bir siyasi hesaplaşma değil. Bu, doğrudan devletin bekasıyla, milletin kaderiyle ve hatta insanlığın umut kaynağı olan Türk milletinin küresel sorumluluğuyla ilgilidir.
 
Gizli ajandalarla değil, açık duruşla;
Arka kapı oyunlarıyla değil, açık mücadeleyle;
Karmaşık pazarlıklarla değil, açık hesaplaşmayla bu süreci yönetebiliriz.
 
Geriye kalan her şey yalnızca oyalamadır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI